1 Eylül 2018 Cumartesi

Gökdelen - Skyscraper


Özet ve Detaylar

Will Sawyer, eski bir FBI Rehine Kurtarma Ekibi lideridir. Fakat artık gökdelenlerin güvenliğini değerlendirmektedir. Çin’deki görevi sırasında dünyanın en uzun ve en güvenilir binası ateşler içinde kalınca bütün suç onun üzerine atılır. Bu olay üzerine artık aranan bir adam olan Will, yangının sorumlularını bularak adını temizlemeli ve binanın içinde sıkışıp kalmış olan ailesini ateş hattından kurtarmalıdır. Yönetmen ve senarist koltuğunda “Yakar Top”, “Bu Nasıl Aile?” ve “Merkezi İstihbarat” filmleriyle tanınmış Rawson Marshall Thurber’ın oturduğu filmde Will Sawyer karakterini Jumanji: Vahşi Orman, Hızlı ve Öfkeli, San Andreas Fayı ile tanınmış Dwayne Johnson yer alıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ilaveten “Orange is the New Black”in yıldızı Pablo Schreiber, “Land of Mine” filminden tanıdığımız Roland Møller, “Preacher” dizisinden Noah Taylor, Kevin Rankin, Neve Campbell, Byron Mann, Chin Han, Paul McGillion, Byron Lawson, Hannah Quinlivan ve Adrian Holmes gibi isimlerin de yer alıyor. Görüntü yönetmenliğini Robert Elswit’in üstlendiği filmin müzikleri Steve Jablonsky’e ait.


KİŞİSEL YORUMUM 
Artık açık seçik bir şekilde, gayri meşru “Bu Bir Dwayne Johnson Filmidir” kalıbının oluştuğu günler geldi çattı diyebiliriz. Kendisi de oldukça kalıplı olan güreşçi eskisi dostumuz, çok enteresan bir şekilde, bulunduğu projelerin niteliğinden bağımsız olarak, yediden yetmişe hernet sempatisini kazanma yolculuğunu tamamladı.  Öyle ki; 80’li ve 90’lı yıllarda Schwarzenegger, Stallone, Willis, veya Gibson gibi “günün kahramanı” kotasını büyük bir şevk ve zevkle dolduran aktörlerin koltuğuna oturma misyonunu da yer yer Gerard Butler ile paylaşma tevazusunu gösterse de, sınıfının tartışmasız lideri haline geldi diyebiliriz.


     WWF ile başladığı kariyerini, Star Trek: Voyager dizindeki The Champion karakteri ile farklı bir noktaya taşıyan; The Mummy Returns filminde üstlendiği Akrep Kral rolüyle yıldızı küçüktan parlayan ve nihayetinde kendi otonom filmine kavuştuktan sonra da hızla yükselen Dwayne Johnson’ın; bu gün Hollywood cemiyetinin en fazla kazanan yıldızlardan biri haline gelmesinin birçok nedeni var. Be Cool filminde komedi yeteneklerini ilk defa cömertçe sergileyen Johnson, Moana’da da sesiyle döktürmeyi başarmış, daha gün yüzüne çıkarmadığı nice maharete sahip olduğunun sinyallerini vermişti. 2000’li yılların ortasından itibaren de aksiyon arenasının aranan ismi haline geldi. Hem çocukların hem de gençlerin sevgisini kazanmış olması açısında Schwarzenegger ile aralarında daha çok ortaklık olduğunu düşünmem de pek garip değil hani!


      Johnson’a dair kafi miktarda hoşleme ve mini mini bir biyografi içeren bu iki paragraflık yumUşak inişin sonrasında kısa sürede Gökdelen’e giriş yapmak istiyorum. En draje tabir ile Tom Cruise’un Ghost Protocol’de Burç Halife’ye tırmanışı sırasında nefesi kesilenlerdenseniz eğer, Gökdelen tam da sizin aradığınız kan diyebilirim. Hele ki akrofobiyi suçlu bir zevke dönüştürme gibisinden bir de fanteziniz varsa sizden iyisi yok! Nitekim The Pearl isimli bu yapı Burç Halife’ye göre bir miktar daha yüksek ve tepesinde dönen curcuna da haliyle son derece fantastik düzeyde! Binanın 98. Katına tekabül eden yükseklikte dönen debdebe ise tam bir akrofobik aksiyon senfonisi… Şayet, böyle bir tabirin varlığından söz edebilirsek!

      Filmin hem senaryosuna imza atan hem de kamera arkasına geçen Rawson Marshall Thurber’ı daha ziyade komedi filmleriyle tanıyoruz. Ben Stiller ve Vince Vaughn’lu Dodgeball ile sinema arenasına hızlı bir giriş yapan Thurber; Dwayne Johnson ile beraber kotardığı ve beyazperdedeki ilk işbirlikleri olan Central Intelligence filmiyle beraber, cüzdanına aksiyon kartını da eklemeyi başarmıştı. İkilinin yeni işbirliğinin ürünü olan Gökdelen ise; bilhassa 90’lı yıllarda karşımıza sık sık çıkan “günün kahramanı” temasına ev sahipliği yapan, yarı süper kahraman, kaslı ve işinin ehli kurtarıcı figürünü bir kere daha ön plana konduruyor.

     FBI eskisi, rehine kurtarma uzmanı olan Sawyer, başına gelen talihsiz bir kaza sonrasında ununu elemiş, eleği nereye koyduğunu bile unutmuş, aile hayatı önceliği haline gelmiş bir orta yaşlı kurt! “Ailem benim her şeyim ve dokunanı yakarım” düsturuna alabildiğine sadık ve ailesine gelebilecek en küçük bir tehlike karşısında bütün dünyayı karşısına almaya hazır. Karakter klişelerinin yanına biraz da yapı hakkında klişeleri ekleyecek olursak eğer... Barad-dûr emsali mimarisiyle, dünyanın gelmiş geçmiş en yüksek, en şık, en güvenlikli, en konforlu, en teknolojik yapısı olarak nitelendirilen The Pearl, bir anda dünya genelindeki rakımı en yüksek cehennem haline geliyor. “Bu gemiyi tanrılar bile batıramaz” diyerek ele güne reklam edilen Titanic’i fazlasıyla anımsatıyor yani!

     Thurber, fantastik kurgu metinlerinden çekilip menfaatilmış gibi görünen The Pearl ile jilet gibi bir aksiyon karakteri olarak geliştirilmiş olan Will’in hikâye sünü, orta çaplı bir dram ile birbirine dikiyor. Orduda görev almış, arama ve kurtarma hizmetlerinin aranan adamı olmuş, tek kişilik ordu olma konusu ile ilgili, sinemasal arenadaki diğer ağabeylerinden hiçbir eksiği eksikliği yok (gibi görünen) Will’in sol bacağını kaybettiği travma ve sonrasında tüm benliğini ailesine adaması bu dramın sacayaklarını –kendi çapında da olsa- güçlendiriyor.

     Thurber, bu türden klişeleri tasarım ederken, popcorn aksiyonun yazısız ritüellerine alabildiğine sadık kalmış ona şüphe yok. Zaten ağırlıklı olarak vitesi arttırılmış olan taraf, filmin aksiyon kulvarı olmuş. Dolayısıyla ritmi çok sık sekteye uğramayan, vinçlerden gökdelen pencerelerine uzun atlayışların yapıldığı, kahramanlarımızın 1km’lik yükseklikte bol bol asılı kaldığı, abartılar konusu ile ilgili son derece bonkör olan ve bu abartıları da popcorn seyirlik nabzına göre şerbetleyen bir yapım duruyor karşımızda! Gıdayı alanı şişmanlatmayan ancak aç da bırakmayan bir formül bu ve Gökdelen’de son derece işler vaziyette.

      Dwayne Johnson’ın, sempatik ve güven veren aksiyon yıldızı rozetleri arasına bir tane daha iliştirmeyi başardığı yapımda, uzun zamandır beyazperdede yüzünü görmeye hasret kaldığımız Neve Campbell’ı fedakar anne rolünde izleyerek, bir devrin daha kapanmasına şahit olmamız açısından, kafi oranda hüzün barındırdığını da söylemeden geçmek olmaz.

     Sözün özü; gişede hafta başına bir dyetişkin bütçeli aksiyon filminin görücüye çıktığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu curcuna içerisinde Gökdelen’ın The Pearl’ın rakımına eşdşayet yükseklikte bir yerlerde durduğunu söyleyemesek de, keyifli ve klişeleri ile barışık bir aksiyon ziyafeti çekmek isteyenler için fazlasıyla cazip bir seçenek olduğunu gönül rahatlığıyla iddia edebiliriz!
Disqus Yorumlar